|
BİR ŞEHRE NASIL SAHİP ÇIKILIR?
Taraf - Serkan AyazoÄŸlu 29.03.2013
|
Taksim Platformu üyelerinden BoÄŸaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Betül Tanbay, akbilli bir Ä°stanbullu olarak ÅŸehirle ilgili projelere dair itirazlarını ve önerilerini anlattı
Bir ÅŸehre nasıl sahip çıkılır - SERKAN AYAZOÄžLU - 29.03.2013 TARAF
|
Taksim Platformu üyelerinden BoÄŸaziçi Üniversitesi Matematik Bölümü ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Betül Tanbay’la bir ÅŸehre nasıl sahip çıkılması gerektiÄŸini, sivil topluma düÅŸen rolleri, platform olarak neler yaptıklarını ve sürecin siyasi boyutunu konuÅŸtuk.
Türkiye’de ÅŸehrine sahip çıkanlara nasıl bakılıyor?
Türkiye’de halk tepkisi diye bir ÅŸey yok gibi. Tepki gösterenlere de “entel dantel” yaftası yapıştırılıyor. “OkumuÅŸlar halktan kopuk elittir” demek çok ciddi bir mahkûmiyettir. Yıllardır bu anlayış hâkim ve AKP de hâlâ bu anlayış üzerinden politika yapıp oy kazanmaya çalışıyor. Bir plan tadilatını okuyup, ne dediÄŸini anlıyorsanız, “her ÅŸeye itiraz eden gafil” olmakla suçlanıyorsunuz. Ben Taksim projesi ile ilgili açıklanan planlara baktım ve Akbilli bir Ä°stanbullu olarak ÅŸehrime, mahalleme zarar vereceÄŸini düÅŸündüÄŸüm için tepki gösteriyorum.
Taksim Projesi hızla devam ediyor. Sizce bu süreçte STK’ların eksikliÄŸi oldu mu?
Muhakkak bir yerlerde bir yanlış var. Ben STK uzmanı deÄŸilim, belki eÄŸitim açısından deÄŸerlendirebilirim. EÄŸitimdeki ezber kültürümüz tepki vermemeye itiyor. Tahsil hayatınızı düÅŸünün, ilkokuldan itibaren hafif deÄŸiÅŸik, ilginç bir ÅŸeyler düÅŸündüÄŸünüz zaman nasıl tepkiler gördünüz? Büyük ihtimalle bastırılmıştır. Bu ezber kültürünün STK ile bir çeliÅŸkisi var. Tepki vermeye, çözüm üretmeye alışık deÄŸiliz. Ezberci eÄŸitime bir de çoktan seçmeli eÄŸitim sistemi eklendi. Test, televizyonda zap yapmak gibi bir ÅŸeydir. Size sunulanlar arasından bir tanesini seçiyorsunuz. Yeni bir çözüm yaratmanız söz konusu deÄŸil.
Hangi sorunu tartışırsak tartışalım kutuplaşıyoruz. Taksim Projesi’ne evet ya da hayır diyenlerin bile iki uçta olma haline ne diyeceksiniz?
Türkiye’nin önemli sorunlarından biri dildir muhakkak. “Tek dil, tek din, tek bayrak” formüllerinin yarattığı kapalılık, esneklik eksikliÄŸi toplumda çok hasar yarattı. KonuÅŸmamız istenilen tek dilde bile “nüans” kavramından uzaklaÅŸtık. Türkçe’de bu kelimenin karşılığını biliyor musunuz? Google’da karşımıza “ayırtı” olarak çıkıyor. Nüans aslında iki uç arasında sürekli bir dalga gibidir. Ayırtı kelimesi süreklilik çaÄŸrıştırıyor mu?.. Evet, haklısınız, ülkedeki her sorun kutuplaÅŸma hastalığına bulaşıp düÄŸüm oluyor. “Taksim’e dokunulmasın” ile “Taksim’e kışla yapılsın” arasında mı seçme hakkımız sadece?
Topçu Kışlası için Yüksek Kurul’un kararınına ne diyorsunuz?
BaÅŸbakan üst kurulu çalıştırtmakla maalesef demokrasi karnesine fena bir kırık aldı. Bütün ülkedeki koruma kurullarını feda etti. Yüz bine yakın imza atan hemÅŸerisini feda etti. Bir bakan feda etti, belki bir belediye baÅŸkanı da feda etti. Söylenenlere göre koruma kurulunun kararı BaÅŸbakan’a ideolojik diye sunulmuÅŸ. Son aylarda koruma kurulunun nasıl uzun uzun çalışıp karar verdiÄŸine kısmen ÅŸahit oldum. Yansıtılan yalan, büyük ayıp. Ayıp bununla kalmıyor. Belediyenin çok iyi bir halkla iliÅŸkiler ve reklam ekibi var. Beyin yıkama ve maalesef yalan konusuna ciddi para yatırıyorlar. Websitelerinde insanların arzu ettiÄŸi sakinliÄŸi, yavaÅŸ hareket eden iki üç araba ve meditatif bir müzik eÅŸliÄŸinde izletiyorlar. Baktığınız zaman “Buna mı itiraz ediliyor” dedirtiyor. Sanal dünya bizi banal dünyanın gerçeklerinden hızla uzaklaÅŸtırıyor. Websitelerindeki masallara inanıyoruz, Talimhanede yayalaÅŸtırma isimli rezalete dönüp bakmıyoruz bile.
Çamlıca Camii gibi tartışmalı baÅŸka projeler de var...
Maalesef Ä°stanbul’da uygulanan geçerli bir plan olmadığı gibi, üzerinde herkesin anlaÅŸtığı tabular da yok. BaÅŸbakanın Kışla için “halka söz verdim yapacağım” dediÄŸi söyleniyor. SöylemiÅŸse ayıp etmiÅŸ. Sayın BaÅŸbakan halka bireyin özgürlüklerini verecek bir anayasa söz verdi, Taksim’de kışla deÄŸil. ÖlümsüzlüÄŸe bütün devlet adamları meraklıdır. Bunda bir miktar da haklı olabilirler. Ölümsüzlük adına tarihte bol bol inÅŸaat yapılmış. Kanımca artık inÅŸaat yaparak ileriye bir iz bırakmak devri bitti. Güya yarışma ile yapılmış Çamlıca Camii projesi yapılırsa, bu camiye ileride 500 sene önce yapılmış Süleymaniye Camii’ne bugün baktığımız gibi bakılacağına katiyen inanmıyorum. Halbuki kocaman bir Çamlıca ormanı yaratılabilir .
Taksim’den bahsederken daha çok BaÅŸbakan ile ilgili yorum yapıyorsunuz. Neden?
Çünkü bu bir yetki ve sorumluluk meselesi. Lütfi Kırdar’ın oÄŸlu, “Kışlayı babam yıktırmadı ki” diyormuÅŸ, Kadir TopbaÅŸ’ın çocukları da inÅŸallah “Gezideki aÄŸaçları babamız kesmedi ki” demek durumunda kalmazlar. Türkiye’de “yetki ve sorumluluk” birlikte taşınmaz. Ä°nsanlar iÅŸe alınır, ne yetkileri ne sorumlulukları doÄŸru dürüst açıklanır. Ä°craata geçip, bir karar almaya kalksalar, “yetki” dışına çıktıkları, ilk sorun çıktığında da “sorumlu” oldukları söylenir. Kendi güç alanlarımızda, yetkiyi tutup, sorumluluÄŸu kakalamak neredeyse toplumsal bir alışkanlık haline gelmiÅŸtir. Böyle olunca, Taksim’de ÅŸu anda yapılan rezaletin sorumlusu da belli olmaz, Hrant Dink’in asıl katilleri de. Uludere’nin sorumluları da.
Türkiye vitesi boÅŸalmış araba gibi
Üniversitelerin ÅŸehir konusundaki hassasiyetini nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye’nin içinde bulunduÄŸu, sebebi de pek açıklanmamış acil bir büyüme telaşı var. Ä°nÅŸaata yönelik ve müthiÅŸ süratli büyümeye dayanan bir ekonomi modeli. Türkiye vitesi boÅŸalmış bir araba gibi süratle gidiyor. Akademik dünyanın düÅŸünce ÅŸekli, ritmi bu sürate uyamaz. Akademisyenler, ÅŸehir planlarını daha okumadan, buldozerler dayanıyor. Onlar politikacıların hızlarına yetiÅŸemezler, çünkü düÅŸünmek zorundalar. Tabii üniversiteler de artık genelleme yapılamayacak kadar çeÅŸitli. Aynı üniversitede sırf belediyeye danışmanlık yaptığı için, para kazandığı için tepki vermeyen öÄŸretim üyeleri de var, kendini Ä°stanbul’un korunmasına adamış, para kazanmak bir yana para kaybetmeyi göze alan öÄŸretim üyeleri de.
|